Sekiz haftadan fazla süren öksürüklere dikkat
Kış mevsimi ile birlikte artan soğuk havalar, tüm dünyanın ortak sorunu olan kirli hava ve kalabalık nüfus yoğunluğu ile birlikte özellikle uzun süren öksürükleri de beraberinde getirdi. Uzmanlar tarafından genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu sonucu olarak değerlendirilen öksürük şikayeti uzun sürse bile çoğunluk tarafından ihmal ediliyor.
Bu noktada sekiz haftaya kadar süren öksürüklerin eğer yanında başka bir rahatsızlıkla birlikte seyretmiyorsa sağlık açısından çok fazla sıkıntı oluşturabilecek bir durum olmadığını dile getiren Özel Beykent Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Aydanur Mihmanlı, yalnız şikayetin 8 haftayı geçmesi durumunda tedbir alınmasına dair tavsiyelerde bulundu.
Öksürük ciğerlerin savunma mekanizmasıdır
Öncelikli olarak öksürük şikayetini iki çeşit olarak ele aldıklarını ve değerlendirdiklerini ifade eden Dr. Aydanur Mihmanlı, öksürüklerin aslında ciğerlerin savunma mekanizması olduğunu söyledi. Dr. Mihmanlı açıklamalarına şu şekilde devam etti; “Hastalarımız en fazla öksürük şikayeti ile özellikle kış aylarında polikliniklerimize başvuruyor. Öksürük aslında akciğerlerin bir savunma mekanizması. Akciğerlere gelen zararlı partiküllerin aşırı sekresyonların dışarı atılmasına yarayan bir savunma mekanizması. Ancak bazı durumlarda hastalar için ciddi bir problem olabiliyor.
Öksürüğü iki kategoride inceleyebiliriz. Akut yani ani başlayan öksürükler ve uzun süreli öksürükler yani kronik öksürükler olarak iki gruba ayırabiliriz. Akut öksürükler sıklıkla kış aylarında hastalarımızın bize başvurduğu öksürükler grubunda. Genellikle sorumlusu solunum yolu enfeksiyonları ve nedenleri daha çok viral. Eğer öksürük süresi sekiz haftadan kısa ise bu süreden daha fazla sürmüyorsa eşlik eden başka ciddi bir bulgu da yoksa hastalar dinlenerek, bol sıvı alarak bitki çayları ile şikâyetlerine yönelik tedavi ile bu öksürük şikâyeti geçecektir. Ama daha uzun sürüyorsa, öksürüğe balgam eşlik ediyorsa, ateş ve yan ağrısı varsa, genel durumda bozulma varsa, o zaman bir hekime başvurmaları gerekir.”
Öksürüğün yanındaki diğer rahatsızlıklara dikkat
Öksürük şikayetin yanı sıra ateş, hırıltılı solunum ve göğüs ağrısı gibi rahatsızlıkların olması durumunda tedavi amaçlı başka bir yol izlenmesi ve uzman bir hekime başvurulması gerektiğine de değinen Mihmanlı ayrıca, “Kuru öksürüğü en çok üst solunum yolu enfeksiyonlarında karşılaşıyoruz. Bu hastalarda herhangi bir tedaviye gerek duymuyoruz. Hastanın anlattıkları ve fizik muayene ile biz kolaylıkla üst solunum yolu enfeksiyon tanısını koyabiliyoruz. Daha ileri tetkike de gerek duymuyoruz. Fakat hastanın öksürüğe eşlik eden başka bulguları varsa ateş göğüs ağrısı balgam çıkarma, yan ağrısı, kanlı balgam çıkarmaları varsa o zaman ileri tetkiklere geçiyoruz.
Eğer akciğer grafisinde bir şey yoksa üst solunum enfeksiyon tanımız doğrudur. Bu yönde tedavi ve takibimizi düzenliyoruz. Akciğer grafisinde herhangi bir patoloji saptamışsak o zaman o patolojiye uygun takip ve tedaviye geçmemiz gerekiyor. Genellikle antibiyotiğe gerek yok daha çok semptomlara yönelik tedavi öneriyoruz. Örneğin sekresyon azaltıcı ajanlar, hastanın sekresyonunu ve öksürüğünü bastıracak ajanlar kullanılabilir” şeklinde konuştu.
Evde bitki çayları içilmesi öneriliyor
Genellikle evde yapılan bitki çaylarının öksürüğe çok yardımcı olduğunu söyleyen Mihmanlı, ayrıca C vitaminin bu süreçte gerek olmadığını da dile getirerek, “Evde ekinezya, ıhlamur gibi bitki çaylar içmek öksürüğe iyi gelecektir. Hastalar bu akut dönemde enfeksiyon olduklarını düşünerek enfeksiyona karşı C vitamini kullanma düşüncesinde oluyorlar. Ancak C vitaminin burada bir yararı ya da etkisi yok.
C vitamini preparatları, C vitamini içeren ilaçlar almak istiyorlar bunların hiçbir gereği ve yeri yok. Eğer ateş varsa ateş düşürücüler, ağrı kesiciler kullanılabilir, bu dönemde hastanın yakınmalarına yönelik tedavi yeterli” ifadelerini kullandı.
Temiz hava ve burundan nefes almak önemli
Kirli havaların öksürüğü arttırdığını bu yüzden sıklıkla temiz havaya ihtiyaç duyulduğundan da bahseden Mihmanlı, alınan nefesin burundan temin edilmesinin gerekliliğini de söyleyerek son olarak, “Özellikle temiz hava çok önemli. Kışın kirli havalar öksürük şikayetinin en büyük nedeni olabilir. Çünkü kirli havadaki partiküller öksürük refleksini uyandıran bir etken. Onun için temiz havalı ortamlarda bulunmamız gerekiyor. Yapacağımız en önemli etken bulunduğumuz odanın sık sık havalandırmamız. Kalabalık ortamlarda bu iş daha önemli. Kışın çok kalabalık ortamlarda bulunmamamız gerekiyor.
Özellikle KOAH, astım gibi kronik hatalıkları olan kişiler kalabalık ortamlarda bulunmamalı. Hem odanın havasının temiz olmadığı için hem de ortamdaki kişilerin muhtemelen enfeksiyonlarından sakınmak için. Enfeksiyon olduğunu düşündüğümüz kişiler ile karşılaştığımız zaman özellikle eşlik eden hastalığı olan hastalarımız maske kullanabilirler. Ayrıca burundan nefes almak da en sağlıklı durumdur. Çünkü burun ilk olarak havadaki zararlı partikülleri ve enfeksiyon ajanlarını tutma özelliğine sahiptir. Onun için ağızdan değil burundan nefes alıp vermemiz çok önemlidir. Burundan nefes almak koruyucu bir mekanizmadır” diyerek sözlerini sonlandırdı.