Meme kanserinde yaşam süresi uzadı
İstatistiklere göre kadınlarda görülen tüm kanserlerin yüzde 16’sını meme kanseri oluşturuyor. Ancak rakamlara bakıp umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Zira erken tanı konan meme kanseri hastaları tam şifaya kavuşabiliyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir, özellikle meme kanserinin moleküler biyolojisinin (yapısının) çözümlenmesiyle birlikte geliştirilen, hedefe yönelik tedaviler, akıllı ilaçlar ve hormon tedavilerindeki yeni yaklaşımların tedavi başarısını önemli oranda artırdığına dikkat çekiyor. Dünyada onkolojik araştırmaların en fazla yapıldığı tümör gruplarından birini oluşturan meme kanserinin tedavisinde, son yıllarda yaşanan ciddi gelişmelerle birlikte yaşam süresi uzadığı gibi metastaz riski de düşüyor.
Her2 molekülü saptanan hastalar için güzel gelişmeler!
Her hastada pozitif olmamakla birlikte tüm meme tümörlerinin yüzde 20’sinde pozitiflik saptanıyor. Meme kanserinin alt gruplarından birini oluşturan Her2 veya Cerb-b2 pozitifliği olan hastaların tedavisinde yaşanan önemli gelişmeler çok büyük bir hasta grubunu etkiliyor. Bilindiği üzere meme kanseri tedavisinde bugüne kadar cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve hormonal tedaviler kullanılıyordu. Bu tedavi portföyüne Her2 pozitif hastaları için akıllı moleküller ve hedefe yönelik tedavilerin eklenmesiyle son derece etkileyici sonuçlara ulaşıldığını söyleyen Prof. Dr. Gökhan Demir, “Bahsettiğimiz tedavilerin ilki aslında yıllardır kullandığımız Trastuzumab etken maddesi olan bir molekül. İleri evredeki hastalarda tedaviye bu molekülün eklenmesi başarıyı yüzde 35-40 arasında artırıyor. Bununla birlikte, erken evrede hastalığın tekrarlama riskini de önemli ölçüde azaltıyor” diyor.Son yıllarda bu akıllı iki yeni ilaç eklendi. Pertuzumab denilen ilk yeni molekülün tedavi portföyüne katılmasının, tümör hücresini etkisiz hale getirerek yok olmasını sağlayacak yeni bir stratejinin de gelişmesinde etkili olduğu belirtiliyor.
Akıllı ilaçların kombine tedavisi başarı oranını artırıyor
Kemoterapinin yanında bu iki ilacın kombine şekilde kullanılmasıyla bugün ileri evre meme kanserinin tedavisinde çok önemli gelişmelerin yaşandığını anlatan Prof. Dr. Gökhan Demir, ”Aynı zamanda ameliyat öncesi tümörün küçültülmesini esas alan neoadjuvan tedavide de etkileyici sonuçlar alınıyor. Öyle ki bu ikili ilaç birleşimini kullandığımız bazı hastalarda, tümör ameliyat öncesinde tamamıyla yok olabiliyor” diyor.
Hormonal tedavilerde devrim niteliğinde gelişme
Meme kanserlerinin bir diğer alt grubunu ise hormon reseptörü pozitif olan Luminal A tipi meme kanseri hastaları oluşturuyor. Bu hastalarda çok uzun zamandır, kemoterapiler ile kıyaslandığında yan etkileri çok daha az olan hormonal tedaviler etkin olarak kullanılıyor. Ancak bu tedavilere belli bir noktadan sonra bir direnç oluşuyor ya da bazı hastalarda istenilen etkinlikte cevap alınamıyordu. Bu konuda da devrim niteliğinde aşama kaydedildiğini söyleyen Prof. Dr. Gökhan Demir, “Son yıllarda hormonal tedavilerle akıllı moleküllerin ve hedefli tedavilerin kombine edilmesi kavramı ortaya çıktı. Bu yaklaşım, hem hormonal tedavilerin etkinliğini belirgin bir şekilde artırdı, hem de zaman içinde bu tedavilere gelişen direnci ortadan kaldırdı” diye konuştu.