Şişmanlıktan korunmanın ipuçları
Günümüzde kiloluluk “tükettiğinden fazla kalori almanın kaçınılmaz neticeyi” gibi görülse de hakikatinde bu söylem büyük bir problemi kolaya indirgemektir. Harcanan yiyeceklerin içindeki saklı düşmanlar da kilo almayı sağlamakta ve başta obezite olmak üzere bir hayli hastalığın kapılarını açmaktadır.
TOKSİK YAĞLAR BEDENDE BİRİKİR
İnsanlığın daha önceki düşmanı kiloluluğu, toksik yağların olmaması gereken yerde depolanıp bedenin tahammül edemeyeceği ölçülere erişmesi” biçiminde belirlemek doğru olacaktır. Fazla yemek, hareketsizlik kilo almak için elbette birer etkendir. Misalin; bir deney hayvanı fazla beslendiğinde ya da tokluk merkezini hakimiyet eden tek bir geni/hormonu yok edildiğinde obeziteye yol açılabilir. Bu tablonun esasında “hücresel seviyede kapasite zorlanması” uyumaktadır. Ancak günümüz insanındaki vaziyet çok daha değişiktir. Bunun sebebi harcadığımız besinlerin organizmamızın tanımadığı şeker, yağ ve amino asitlerle dolu olmasıdır. Kısacası bunlar natürel değildir ve problemin gerçek nedenidir.
KARACİĞER KARGO ANLAMI İLE ÇALIŞIR
Sindirim yoluyla kana karışan tüm yiyecekler kimi kendi başına kimi de onları tanıyıp refakat eden özel proteinlerce doğru karaciğere götürülmektedir. Karaciğer bunları ayırmakta ve gerektiğinde de harekâta tabi yakalamaktadır. Bir kargo anlamı ile çalışarak “lipoprotein” ismi verilen ve sanki kargo kolilerine eş özel proteinlerle ambalajlamakta, üzerine de içinde ne olduğunu ve nereye teslim edileceğini gösteren bir barkod yapıştırıp daha sonra tekerrür kana vermektedir. Hemen yollamayacaklarını ise depolamaktadır. Şayet bu kargonun içindeki madde “trans yağ, oksitlenmiş yağ ya da bedenin tanımadığı bir şey” ise hücreler bu kargoyu almak istemez ve geri yollarlar. Karaciğer ise bu iade edilen bozuk kargoyu gözden uzak bir yere cilt altı gibi sanki sürgüne yollamaktadır. Kolay anlamla, toksik maddeden kurtulmaya çalışmakta, sanki onları yağ dokusu içinde izole etmeye çalışmaktadır. Netice kiloluluk başka bir deyişle istenmeyen yerlerde yağların birikmesi ve bedenin deforme olmasıdır.
CİLT YAŞLANIR, İHTİYARLAMA HIZLANIR, KANSER KAPIYI ÇALABİLİR
Hücre içine giren zehirli maddeler hastalık ve kansere giden yolu açmaktadır. Yağ ambarlarında stoklanan zehirli maddeler ise; olduğu yerdeki dolaşımı bozmakta ve insülin, leptin, adiponektin, cinsiyet hormonları gibi hormonlara itaat etmemeye kadar bir dizi metabolik probleme yol açmaktadır. Zamanla bu vaziyet daha da makûslaşarak hakimiyetten çıkmaktadır. Giderek daha da kilo alma ve bedenin deforme olması bir yana cilt sıhhati bozulmuş, buruşukluklar, kirler ve selülit ortaya çıkmış, ihtiyarlama süratlenmiştir. Kanser, kronik uzuv zararı, beyin ve asap sistemini dejenere eden hastalıklar Alzheimer gibi ise işin başka bir ebadıdır.
İşte sişmanlıktan korunmanın ipuçları:
1.Öğünleri çabuğa getirmeyin, soğukkanlı ve rahat bir civarda yemeye çalışın. İyi çiğneyin.
2.Lokmalar arasında birkaç yudumdan fazla su içmeyin.
3.Günlük kalorinin ¾’ünü kahvaltı ve öğlen yemeğinde almaya çalışın, akşam yemeği sonrası atıştırmalardan kaçının.
4.Natürel/ananesel usullerle beslenmiş hayvanların etini, yumurtasını seçim edin. Dana ve tavuk etini ızgara yerine güveçte pişirin.
5.Sebze/meyve satın alırken şuurlu davranın.
6.Kahvaltı dışında yemekle, meyve tüketmeyin.
7.Pastörize günlük sütten yapılmış yoğurt ve kefir seçim edin.
8.Yağsız/light mahsulleri şuurlu harcayın.
9.Salatalarınıza elma sirkesi, nar ekşisi koyun, uygun ölçüde turşu harcayın sırça şişede olanları seçim edin.
10.Tiroid hormonlarınızı, insülin seviyelerinizi ve idrarınızın pH’sını hakimiyet ettirin.
11.Konserve, işlenmiş, hazır yiyecekleri şuurlu harcayın, tatlandırıcıları natürel olsa da doktorunuza danışmadan kullanmayın.
12.Kaliteli uyku ve egzersizi bakımsızlık etmeyin, stresi nasıl idareyeceğinizi öğrenin.
13.Güneşten yeterli derecede faydalanın.
14.Sağlıklı bir bağırsak florasını nasıl idame ettireceğinizi öğrenin.
15.Ağız hijyenini bakımsızlık etmeyin.